Başarılı bir girişimin sırrı işine adanmış biçimde çalışan ekiplerde gizli. Peki, bu ekipler daha iyi çalışabilmek için gerçekten neye ihtiyaç duyuyor?
Küresel yetenek havuzunun bugünkü iş dünyasını bütünüyle besleyecek kadar geniş olmaması, özellikle büyüme aşamasına yeni geçen girişimlerin en iyi çalışanları elinde tutabilmek için kıyasıya bir yarışa girmelerine neden oluyor. Bu yarışta hiçbir fikir gözardı edilmiyor: Ofis içine kurulan ücretsiz çerez otomatlarından, ayda bir kez Cuma gününü mesaiden çıkaran “uzun haftasonu” avantajlarına kadar her türlü imkan çalışana sunuluyor. Yetenekli baristalar, çalışanların kafein ihtiyacına en leziz karşılığı sunabilmek için fincanlar hazırda beklerken, ev yapımı kek ve kurabiyelerin de ardı arkası kesilmiyor.
Ne var ki araştırmalar, daha mutlu ve işine daha adanmış bir ekibin çok daha temel seviyede beklentiler barındırdığını gösteriyor. Future Workplace adlı İK danışmanlık firması tarafından yapılan ve HBR’de detaylandırılan “Çalışan Deneyimi” başlıklı araştırmaya göre, ofis çalışanlarının büyük çoğunluğu için doğal ışık alan bir yerde çalışmak ve dışarıyı görebilmek istiyor. ABD’de çalışan 1.600’ü aşkın kişiyle yapılan bu araştırmada güneş ışığı alan bir ofis masası, kafeterya ya da fitness merkezi gibi çok daha trend ofis fırsatlarının önüne geçiyor.
Doğal ışık, çalışan sağlığına doğrudan etki ediyor
Üstelik çalışanlar bunu sadece bir lüks değil, bir zorunluluk olarak görüyor: Aynı araştırmaya katılanların üçte biri, mevcut ofislerinde yeterince doğal ışık alamadıklarından yakınıyor. Bu durum ise çalışanların yüzde 47’sinde yorgunluk şeklinde kendini gösteriyor. Işığın yetersizliği, yüzde 43’lük kitlede moral bozukluğuna yol açıyor.
Bu bulgular, iş dünyasında çalışanın refahına odaklanan daha büyük bir trendi destekliyor. Gallup tarafından yapılan bir başka araştırmada, çalışanların yarısından fazlası genel refahın kendileri için “çok önemli” olduğunu dile getiriyor. Aynı araştırmada, yetenekli bireylerin çalışacakları şirketi seçerken iş yaşam dengesine ve genel refah seviyesine baktığı görülüyor. Çalışanlar refah ve sağlık açısından sıkıntı çekmedikleri bir ofiste işine daha kolay adapte oluyor ve böylelikle bireysel performans artıyor.
Cornell Üniversitesi Profesörü Dr. Alan Hedge tarafından yapılan araştırmalar, doğal ışığın doğrudan çalışan refahıyla ilgili olduğunu gösteriyor. Bu araştırmada, ofislerde doğal ışık kaynağının daha verimli kullanılmasının sağlık ve refah açısından çalışanları olumlu yönde etkilediği görülüyor. Gün ışığı alan ofislerde çalışanların gözleri yüzde 51 oranında daha az yoruluyor. Baş ağrıları yüzde 63, yorgunluk belirtileri ise yüzde 56 azalıyor.
Elbette çalışanlar için tek etken doğal ışık değil. Harvard’ın yaptığı araştırma ofis içindeki hava kalitesinin artırılmasının da bilişsel becerileri zirveye çıkardığını gösteriyor. İyi bir ekiple çalışmanın büyük önem taşıdığı girişimcilik dünyasında doğru ofis ortamını oluşturmak sadece emlak veya dekorasyonla sınırlı değil: İşverenler artık çalışanın yaşadığı deneyimi iyileştirip, performansı ve şirkete bağlılığı artırabilmek için ofis ortamını bir koz olarak kullanıyor.
Ofiste doğal ışığın etkisini artırmak için üç basit ipucu
Çalışma ortamını bir yönetici gözüyle değil, çalışanlarınızın gözünden inceleyin. Tasarım odaklı düşünce ve çalışan yolculuğu haritalandırma gibi araçlar bu konuda imdadınıza yetişecektir.
Çalışanlarınızı dinleyin ve nasıl bir ofis ortamı istediklerini öğrenin. Çalışan anketlerinde sadece performans yönetimi ve şirket kültürünü değil, ofisten beklentileri denkleme dahil edin.
Sadece yöneticiler için değil, saha ekibi için de en iyi ortamı oluşturun. Müdürlerin devasa plaza camlarından şehri izleyip, çalışanların gün görmeyen masalara doluştuğu dönemler geride kaldı. Airbnb ve Overstock gibi devler, çağrı merkezi personelini doğrudan güneş ışığı alan ve nefis manzaralara sahip ortamlarda istihdam ediyor. Onları örnek alın.